Neyin nasıl fiyatlanacağı konusunda kafaların zaten çok karışık olduğu piyasalarda, dünün en önemli haberi S. Arabistan, Venezüella, Katar ve Rusya’nın petrol üretimini Ocak ayındaki seviyelerde “dondurma” kararı almaları idi. Piyasa habere sevinse mi üzülse mi bilemedi, zira farklı beklentiler hala sürüyor. Üstelik iş göründüğünden çok daha karışık…
Yukarıdaki ülkelerin ilk üçü OPEC üyesi. Ama yaptıkları anlaşma OPEC’i bağlamıyor. Yine de bu üçlünün toplam üretimi, OPEC’in günlük üretiminin %40’ı. Zaten S. Arabistan da kabaca OPEC üretiminin 1/3’ünü tek başına sağlıyor. Dolayısıyla bu anlaşmada dikkat çeken ve sormamız gereken Suudilerin şu anda neden böyle bir anlaşmaya imza attıkları. Açıklamaya göre taraflar, herkes anlaşmaya uyduğu sürece petrol üretimini daha fazla artırmayacaklar. Dikkatinizi çekerim, bir üretim kesintisi söz konusu değil, sadece üretim daha fazla artırılmayacak. Böylece petrol fiyatlarının daha da düşmesi engellenmiş olacak. Hatırlarsak, Haziran 2014’te gördüğü $116 seviyesinden sonra, petrol bugüne dek %71 civarında değer yitirdi. Bu düşüşün temel nedenleri belli: Aşırı arz, zayıf talep, dünya ekonomisinin gidişatı hakkındaki kaygılar…
Peki, üretimi Ocak seviyesinde sabitlemek sorunu çözecek mi derseniz, S. Arabistan Petrol Bakanı Ali al-Naimi’ye kulak verelim: “Üretimi dondurmak şimdilik piyasa açısından yeterli. Fiyatlarda ciddi dalgalanmalar istemiyoruz. Talebi karşılamak ve istikrarlı bir petrol fiyatına ulaşmak istiyoruz”… Çok güzel… Şimdi yandaki grafiğe bakıyoruz hep birlikte. Sarı çizgi Suudilerin günlük petrol üretim miktarını, yeşil çizgi ise yine Suudilerin petrol piyasasındaki pazar payını gösteriyor. İlişki net: Suudiler Pazar paylarını korumak için üretimi artırıp, daha agresif fiyatlama yapıyorlar. Amaç rakiplerinden pazar payı çalmak, hatta mümkünse bunu ABD’li kaya petrolü üreticilerini de batırarak yapmak…
İşte kapalı kapılar arkasında yapılan bu toplantı, havanın değişmeye başladığının bir işareti olabilir. Şu ana kadar batan büyük ölçekli petrol üreticisi olmadı; Rusya, Nijerya, Venezüella gibi ekonomileri büyük ölçüde petrole dayalı ülkeler de hala ayakta. Yani, görünürde OPEC’in, pratikte ise S. Arabistan’ın planı şu ana dek çalışmadı. Bu karar, eğer uygulanırsa, Kasım 2014’ten bu yana ilk kez arzı kontrol etmek adına bir şey yapılmış olacak… Eğer uygulanabilirse…
O zaman soralım: Bu karar uygulanabilir mi? Bu noktada işe siyaseti de dahil etmemiz gerek. Dünkü toplantının, İran petrolünün yıllar sonra ilk kez resmen Avrupa’ya ulaşmasının bir gün ardından yapılması tesadüf olamaz değil mi? İran’ın yeniden petrol piyasasına dönmesi karşısında, Suudilerin de farklı açılımlar içinde olmalarına pek şaşırmamalıyız. Her ne kadar Suriye konusunda Rusya ile çok farklı noktalarda olsalar da (ya da “görünseler de” diyelim), son dönemde iki ülke arasında yeni ilişkiler kuruldu. Çoğumuzun gözünden kaçan bazılarını listeleyelim:
- Rusya Devlet Başkanı Putin, Ekim 2015’te Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman ile buluştu. Toplantıda ekonomik bağları güçlendirecek konuların yanısıra Suriye’deki durumun görüşüldüğü belirtildi.
- Temmuz 2015’te S. Arabistan Ulusal Varlık Fonu, Rusya’ya $10 mlr yatırım yapacağını açıkladı.
- S. Arabistan, Rusya’dan silah almaya hazırlanıyor.
- Son olarak, bundan sadece bir ay önce S. Arabistan, Rusya ile daha iyi ilişkiler kurmak istediğini söyledi.
Özetle, bütün bunlar bize diyor ki, “piyasalardaki bilgi kirliliğine bakmayın, Suriye’de durum gergin görünebilir, ama bu iki ülkenin birbiriyle çatışacak pozisyonda olması zor”. Tersine petrol arzının artık gerçekten artmayacağı bir senaryo daha gerçekçi, yani karar uygulanabilir. Ancak hatırlatayım: Diğer petrol üreticisi ülkelerin anlaşmaya uymaları yönünde bir karar yok. İran’ı ele alalım mesela. İran da bir an önce petrol üretimini yaptırımlar öncesi seviyelere çıkartarak yeniden pazar payı kapmak istiyor, bu yüzden de hemen üretimi azaltmak gibi bir niyeti olmadığını açıkladı. Yanda İran’ın petrol üretiminin yıllar içindeki seyrini görüyorsunuz. İşte belli bir noktada oyunun rengi değişir, mesele ekonomik olmaktan çıkar. Ondan sonra petrol fiyatının ne olacağı tamamen nasıl bir kıyamet senaryosu beklediğinize bağlı olarak değişir. Bu arada bugün Venezüella Petrol Bakanı da İran ve Irak’ta mevkidaşları ile görüşerek, bu anlaşmaya nasıl baktıklarını anlamaya çalışacak. Toplantı sonrası gelecek açıklamalar, anlaşmanın ölü doğup doğmadığını gösterecek.
Bu “ekonomik” savaştan biz nasıl faydalanacağız derseniz, temel anlamda işimize gelen bir ortamdayız, ama petrol fiyatındaki düşüş küresel risk iştahını aşağı çektikçe, finansal piyasalarımız da baskı altında kalıyor. Üstelik buna son dönemde artan Suriye risklerini de eklememiz gerekli. TL’de gördüğümüz ayrışma bunun kanıtı. Öyle bir noktadayız ki, düşen petrol fiyatı küresel kaygılarla bizi olumsuz etkiliyor, fiyatlar buradan yükselirse de yeniden cari açık, enflasyon konuşmaya başlayacağız. Maalesef kötü bir yere sıkıştık kaldık. Bunu zaten piyasalarımızın sıkıntılı performansından da takip edebiliyoruz. Zaman zaman iyimserlikler, düzeltmeler etkili olsa da, şu anda yurtiçinde hiçbir piyasada yakın vadede ciddi bir prim beklentimiz yok. Belki Mart ayı başındaki toplantıda ECB’nin açıklayacağı yeni önlemler piyasalarımıza destek olabilir, ama daha önce bu tarz haberlerin yarattığı hareketlerin ne kadar kısa sürdüğünü hatırlayalım. Bu durumda yine yakın vadede piyasalarımızda göreceğimiz de, çok büyük olasılıkla, belli aralıklarda hareket eden piyasalar.
Kaynak : Garanti Yatırım